Seçimlerden sonra mevcut hükümetin amaçlarından birisi ise asgari ücretin arttırılması konusu idi ve bu amaçlar doğrultusunda gerekli çalışmaların yapılması ile birlikte 1 Ocak 2016 dan itibaren asgari ücret 1300 TL olarak belirlendi. Asgari ücretin artması ile birlikte hem tartışmalar tekrar alevlenirken hemde piyasaların,sektörlerin,ekonominin reel yönünün ,üretim ve tüketim yönününde nabzı hızla artmaya başladı. Bu tartışmalardan bazıları işveren kesimin 110 TL destek primini az bulmasıdır. İşveren kesime göre devletin sigorta primlerinde indirime gitmesi gerekmektedir. Çünkü yeni düzenlemeyle bir işçinin maliyeti 1935,23 TL olmaktadır. Asgari ücretteki bu artışın ekonomiye etkilerini tartışmak gerekirse bazı yönleri ile bazı kesimler için pozitif, bazı yönleri ile de bazı kesimler için negatif bir etki oluşturduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle asgari ücretteki artışın reel sektöre olan etkisini tartışacak olursak şirketler ve işverenlerin gözünde bu gelişme bir maliyet etkisi oluşturmaktadır çünkü işçilere verilen ücretlerin artması söz konusu işletmenin maliyetini artırmaktadır eğer ki işletme zorunlu olarak çalıştırması gereken işcilerde işçi çıkarımı yapamıyorsa bu da işletmenin kârının düşeceğinin bir işaretidir. Söz konusu işletme yada şirket eğer rekabetçi piyasada değilse fiyatı belirleyecek bir etkiye sahip ise o zaman bu ücret artışında ki maliyeti fiyatlara yansıtır ve kârını koruyabilir ama aynı şeyi rekabetçi piyasada işleyen bir işletme için söylememiz zordur bu tür işletmelerde maliyet artışının önüne geçebilmek için işci çıkarımında bulunacaklardır ve İşsizlik problemi baş gösterecektir. Asgari ücretteki bu artışın görülmüş olduğu gibi işverenlerin gözünde bir maliyet olduğunu ve işverenlerin düzenlemeleri ile İşsizlik problemini doğurabileceğini görüyoruz. Asgari ücretteki artışı tüketiciler ve işçiler yönünden düşünecek olursak işçilerin daha çok çalışma istekleri olacağını ve aslında bir para aldanımı içine düşeceklerini söyleyebiliriz asgari ücret artışının kişilerin gelir seviyesini arttırdığını düşünürsek mal ve hizmetlerin taleplerinin artacağını ve bu talebe arz cevap vermez ise enflasyonist bir baskının ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz. Ama talep artışı ile birlikte şirketlerin artan talebe cevap verebilmek için arzı artırmalarınada neden olabilir ve üretim artışını sağlamak içinde reel sektörde,işverenlerinde emek talebinde bulunmasına neden olabilir. Ücretlerdeki bu artışın aslında ilk başta işverenler gözünde maliyet artışı olarak gözükebilir ama üretilen malları talep edenlerin yani tüketicilerin işçilerle birlikte hane halkından oluştuğunu varsayarsak ücret artışları ile de hane halkınında talebinin artması ile mal ve hizmetlere talep artacak ve artan bu talep tekrar maliyetten şikayet eden üretici sektöründe karını kaybetmemek içinde üretimi artırmak içinde emek talep etmesine neden olabilecektir. Üretim artışı ile birlikte ekonomik büyümeye de katkı sağlayabilir.
Bu saydıklarımız asgari ücret artışının ekonomi üzerinde meydana getirebilecek bir kaç önermeden bazılarıdır. Bu senaryoların görüldüğü gibi bazıları pozitif bazıları ise negatiftir ama ülkemizde açlık sınırı gün geçtikçe artmaktadır ve asgari ücretteki bu artış azda olsa çokta olsa açlık ve yoksulluk oranını düşürmekte bir etkidir ama daha çok şeyler yapılması ve akıllıca önlemler alınması gerekmektedir. GÜRKAN DANIK
Yorum Gönder